Hazır giyimde yabancılar tedariki Türkiye’den Hindistan’a kaydırıyor

Necla DALAN

Türk tekstil sektörü, 200 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyor. İki sektörün toplam ihracatı 29 milyar doları aştı. Bu yılın 8 ayında ise 18 milyar doları yakalandı. Uzun vadede hazır giyim sektöründe 40 milyar dolar, tekstil sektöründe ise 20 milyar dolar ihracat hedefi var. Ancak dönemde Türkiye, özellikle hazır giyimde küresel piyasalardaki zorluklar ve ülkemizdeki ekonomik koşullar nedeniyle hem üretimde ve hem ihracatta kayıplar veriyor.

Küresel talep daralması, Türkiye’deki üretim maliyetlerindeki hızlı artışlar ve özellikle de kurdaki yükselişin enflasyonun altında kalması, sektörü derinden etkiliyor. İşçilik ve enerji gibi maliyetlerin yükselmesi, Türk tekstil ve hazır giyim üreticilerini özellikle Türkiye’ye göre maliyetlerin üçte bir daha düşük olduğu Mısır gibi ülkelere yöneltiyor.

Yıllarca coğrafi konum, hızlı teslimat, kaliteli ve çevre dostu üretim süreçleriyle global pazarlarda tercih edilen bir tedarikçi olan Türkiye, bu özelliğini de kaybetmek üzere… Zira maliyetler yüzünden Türkiye’de üretim yaptıran yabancı markalar Kamboçya, Vietnam, Bangladeş, Sri Lanka, Ürdün ve Mısır gibi ülkelere gitmeye başladı. Asıl tehlike ise bir zamanlar Çin’in yaptığı gibi üreticilere çok önemli destekler veren Hindistan.

“SINIRDA KARBON İLE 2026’DAN SONRA MISIR DEZAVANTAJA DÖNÜŞECEK”

Geçtiğimiz günlerde bir toplantıda Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya ile sohbet ettik. Kaya’ya bu tehlikeli gidişatı sordum. Önce Mısır konusuna değindi ve şu değerlendirmeyi yaptı:

“Mısır’ın en büyük avantajı Amerika ile olan vergi anlaşması. Vergi sıfır olduğu için özellikle Türkiye’deki imalatçılar Avrupa’ya üretim yapıyor. Ama bazı Avrupalı üreticiler Amerikalı marka olduğu için hem Amerika’ya hem Avrupa’ya ürün almak, bunu da tek imalatçıdan karşılamak istiyor. Dolayısıyla bir ayağının Türkiye’de bir ayağının Mısır’da olmasını istiyor. Bu sebepten dolayı müşteriler bizi Mısır’a, Ürdün’e, Kuzey Afrika’ya gitmemiz için zorluyor. Evet çok gidip gelen, fizibilite yapan var ama realite olarak çok fazla yatırım yapan firmamız yok. LC Wakiki, Colins, Yeşim uzun süredir Mısır’da vardı, şimdi yeni yeni biliniyor. Yerleşik düzenlerini büyütüyorlar ama sıfırdan giden firma sayısı çok değil. Mısır, Türkiye ile karşılaştırılamaz. Mısır’da enerji, işçilik üçte bir, Amerika’yla vergi avantajı var ama Türkiye’nin hem jeopolitik konumu hem de kalite ve sürdürülebilirlik avantajı var. 2026 yılı için sınırda karbon salınım vergileri alınmaya başlayınca bugün avantaj gibi görünen Mısır dezavantaja dönüşecek. Onun için Türkiye’de biraz daha nitelik, sürdürülebilir ve esnek ürünler üzerinde çalışıyoruz.”

“SEKTÖRÜN DEĞİŞİP DÖNÜŞMESİ GEREKİYOR”

Ramazan Kaya, dünya markalarından üretimi Türkiye’den kaydıranlar olduğunu hatırlattığımda ise şu yanıtı verdi:

“Eskiden Çin’le rekabet ediyorduk. Şimdi Kamboçya, Vietnam, Bangladeş, Sri Lanka, Ürdün, Mısır gibi daha fazla rakibimiz var. Ancam önümüze çıkan en ciddi rakip Hindistan. Bu ülke de yine işçilik ve enerji gibi maliyet avantajları yüzünden tercih ediliyor. Hindistan devleti, geçmişte Çin hükümetinin yaptığı gibi sanayicileri ve üreticileri destekliyor. Türkiye olarak biz 1985-2000 yılları arasında sektörü Avrupalı üreticilerin elinden aldık. Bugün de bizim elimizdeki sektör değişerek ve dönüşerek farklı ülkelere gidiyor. Bu yüzden kendimizi değiştirmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Yeniden toparlanıp yükselişe geçmek için stratejik adımlar atmalıyız. Özellikle daha yüksek katma değerli üretime yönelmemiz büyük önem taşıyor. Maliyet rekabetinin olmadığı alanlara odaklanarak, esnek, yenilikçi ve sürdürülebilir üretim modellerini benimsemeliyiz.”

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir